header photo

12 Eylül 2011 Pazartesi

17 Haziran 2011 Cuma

13 Haziran 2011 Pazartesi

daldan dala

-Uzun zamandır yazmak isteyip yazamıyorum sevgili günlük. Zamansızlıktan değil, üşengeçlikten ve unutkanlıktan. Süper fikirler (yazı konusu, icatlar, besteler vs) hep gece uykuya dalmadan önce aklıma geliyor. Beyin en iyi kapasitesine o zaman ulaşıyormuş galiba. Başucunda not defteriyle yatan insanlara hastayım. Bunu yapmaya da üşeniyorum. (Yok günlük, öyle icatları, besteleri filan olan bi insan değilim ama süper fikirlerim oldu genelde. Haliyle ben icraata geçmeden başkaları yapıverdi, her Türk gencinin başına geldiği gibi. Bkz: Olm Amerika'daki gibi hot dog arabası yapıp sokakta satalım, paranın amına koruz la!)

-Benim işim kısa yazmak sevgili günlük. Evet, gerçek işim bu. O yüzden de buraya da kısa yazıyorum. Yoksa anlatacak çok şeyim var.

-Seks hayatımda kıpırdanma var günlükcüğüm. Artık neredeyse her hafta seks yapıyorum. Baya da kaliteli oluyor bunlar.

-Geçenlerde gece dışarı çıktım. Daha önce bir kere içip çok beğendiğim bir içkiden içtim baya bi miktar. Yalnız, kadehine 25 tl verince (1-2 yudumda biten bişey) ertesi gün çok pişman oldum :)

-Bir tanıdığımın arkadaşının ablasıyla aynı işyerinde çalışıyormuşuz. Benim için "çok hoş adam ama evliymiş maalesef" demiş. Şimdi bu hatunun kim olduğunu öğrenmeye çalışıyorum. Egom okşandı sevgili günlük.

-İşyeri demişken, bir iş arkadaşımla yakınlaşmaya başladık sevgili günlük. Ama o anlamda değil, arkadaş gibi. Çok memnunum bu durumdan, çünkü etrafımda sürekli güzel insanlar görmek istiyorum. Kim istemez ki? Hatun valla çok güzel sevgili günlük!

-Bu yaz iyi bir tatil yapmak istiyorum sevgili günlük. İyi derken, harbi iyi! Hem gezip tozup yeni yerler görmek, hem de eskiden yaptığımız gibi zevcemle gündüz deniz kenarında malak gibi yatıp, gece de içip içip sevişmek istiyorum. Hatta karar verdik, başka türlü çılgınlıklar da yapmayı deneyeceğiz. Bakalım artık, son birkaç senenin acısını çıkarabilecek miyiz? Şunun şurasında gençliğin bitmesine ne kaldı aq!

13 Mart 2011 Pazar

elektronik marketler bizi s.kiyormuş afedersin!

Epeydir arıza yapması an meselesi olan çamaşır makinemiz en sonunda havlu attı. Zaten o atmasaydı, ben onu atacaktım. Nitekim, hasıl olan çamaşır makinesi ihtiyacını karşılamak için detaycı bünyemin dürtmeleriyle araştırmalara giriştim. En dayanıklı marka hangisiydi? En uygun fiyat neredeydi? En iyi servis kimdeydi? En ekonomik/çevreci makineyi kim üretiyordu? Bu ve benzeri onlarca soruyu bir kaba koyup karıştırdım, sonra bir dikişte yuttum. Ani değişikliklere hep kaba tepkiler veren bünyem sarsıldı. Bu görev benim için zor olacaktı belli ki!

İnternetteki forumlar, şikayet siteleri, bloglar, gazete ilanları, arkadaş görüşleri, çevremdekilerle yaptığım mini anketler, gezip dolaştığım onlarca mağaza, konuştuğum bir o kadar satış görevlisi... hepsinin sonunda (ki yaklaşık 2 hafta sürdü) son kararı verdim. Ya Bosch olacaktı, ya da Siemens! Ve fakat ortada ciddi bir soru daha vardı: Bosch'u Siemens mi üretiyordu, yoksa Siemens'i mi Bosch üretiyordu. İşte bütün mesele bu olmak üzereydi ki... İçimdeki detaycı canavar bile infilak etti. İkisinden aynı özelliklere sahip olup, en ucuzu hangisiyse o alınacaktı.

Derken farklı bir muamma çıktı karşıma. İşte yazının başlığı da bu muammayı özetliyor. Büyük marketler çıktığından beri geleneksel bayilerden alışverişe pek sıcak bakmıyorum. Çünkü bu dallamalar (bkz. Siteler esnafı) bende hep "tuttuğunu s.kmeyi kendine motto edinmiş, bıyıklı ve göbekli, tezgah arkasında lahmacun yiyen tipler" izlenimi bırakmıştır. Neyse fazla uzatmayayım, önce alışveriş merkezlerindeki birkaç bayiyi gezdim, internet fiyatlarına baktım, sonra da MediaMarkt, Darty, Electroworld vb. mağazaları dolaştım. Karşılaştığım sonuç korkunçtu: Bu dev uluslararası zincirler de bizi tıpkı kıllı bayiler gibi s.kiyorlardı afedersin! Aşağıdaki özet diyalog zaten şaşkın olan bünyemi çok pis sarstı:

(Yer: MediaMarkt)
Satıcı kız: İyi günler, hoş geldiniz...
Ben: Merhaba. Şu makineye bakıyorduk ama fiyat burada bayağı yüksekmiş (1359 TL). Siemens bayisi 1240 TL fiyat verdi az önce.
Satıcı kız: Fiyatlarda yardımcı oluyoruz.
Ben: Nasıl yani? Bu fiyatlardan indirim mi yapıyorsunuz?
SK: Evet. Şefimle konuşup size döneyim hemen.
(1 dk sonra)
SK: Biz de 1240 TL'ye inebiliriz. (10 taksit)
Ben: Hadi ya. Orada 12 taksit yapıyorlar.
SK: Biraz bekletebilir miyim?
(1 dk. daha sonra)
SK: 1200 TL'ye verebilirim.
Ben: (İçimden: Hass.ktir, keşke 1000 TL'ye veriyo Siemens deseydim!)
Ben: Tamam, nereye ödüyorum?

Nitekim a dostlar, sahibinden.com'daki araba ilanlarına "pazarlık sünnettir" yazan abiler haklıymış. MediaMarkt bile imana gelmiş, pazarlık yapmaya başlamış!

Sonuç: Siemens'in 8 kg kapasiteli çamaşır makinesini (modelini hatırlamıyorum, alengirli bişey) 1200 TL'ye (10 taksit) aldım. Detaycı ruhum hafifildi. Ama bir gün sonra başka detaylarla daha da ağırlaşacağının sinyallerini de o gün verdi. Sırada yeni bir görev vardı: evdeki koltuk takımlarını yenilemek... Onu da ayrıca yazarım!

20 Ocak 2011 Perşembe

patla balonum!



Ruhumu arıtmam gerek, günahlarımdan arınmam gerek, suçlarımı affettirmem gerek, vicdanımı geri getirmem gerek, ki kalbim hafiflesin! Vicdan azabından ölecekmişim gibi geliyor. Hani, insanın gögüs kafesinin içinde bir balon varmış da, o balon sürekli büyüyormuş gibi gelir ya, bu aralar o balon dev gibi bir şeye dönüştü. Büyüyor büyüyor ama patlamıyor. Gerçi patlarsa ne olur, içim dışıma çıkar da, içimdeki bütün sıkıntılar ortaya saçılıp her yeri kirletir mi? Bilmiyorum. Ergen kız günlükleri gibi bişey oldu yazdıklarım galiba ama bunları anlatabileceğim kimse yok. Patlamak üzereyim!